Hayat-Engin Geçtan


"Bence aslolan hangi şekilde olursa olsun, insanın olabildiğince, kendisini kendi olarak hissedebileceği bir hayatı sürdürmeyi gerçekleştirebilmesi."
                                                                                                                                             Engin Geçtan

Merhaba,

Blogumuzda psikiyatri dalında önemli isimlerden biri olan Prof. Dr. Engin Geçtan'ın "Hayat" isimli kitabının yorumuna yer vermek istedik. Psikoloji bilim dalını seven bir birey olarak iyi ki okudum dediğim kitaplardan birisi oldu bu kitap. Aslında kitabın ismi de bize biraz kitap hakkında bilgi veriyor. Kitap, hayatın içinden, fakat psikolojik ve felsefi çözümlemeler doğrultusunda ilerliyor. Sizlere tavsiyem eğer bu kitabı edinmeyi düşünürseniz kafanızın sakin olduğu bir dönem de sindire sindire okumanızdır. Ayrıca mutlaka yanınızda bir kalem bulundurun ki çokça altını çizeceğiniz alıntı olacaktır. Bununla birlikte kitabın yazarını da kısaca tanıyalım.

Prof. Dr. Engin Geçtan 12 Ocak 1932'de İzmir'de dünyaya geldi. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Kendini psikoloji alanın da geliştirmek için New York ve Columbia Üniversiteler'inde nöroloji ve psikoloji alanların da beş yıl uzmanlık eğitimi aldı. 1968 yılında doçentliğini, 1974'te profesörlüğünü aldı. ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak dersler verdi. Aşağıdaki linkten kendisiyle ilgili ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.


Engin Geçtan uzmanlık dalı psikiyatri olmasına rağmen edebiyatçı kişiliği ile de ön plana çıkmaktadır. Meslek dışındaki okur kitlesine yönelik yazdığı kitaplardan birisidir "Hayat". Bu kitabı okuduktan sonra "İnsan Olmak" adlı kitabını da edindim. İlerleyen zamanlarda bu kitabın da yorumuna blogumuzda yer vereceğiz. Bu yüzden takipte kalmayı ihmal etmeyin :)

Engin Geçtan kitapta modern toplum insanının ilişkilerine ve bunlara dair yorumlarına yer veriyor. Ayrıca Geçtan kitabın bazı bölümlerinde kendi hayatından ve yaşadıklarından yola çıkarak tecrübelerinden de bahsetmiş. Okurken birçok noktada kendinizi geliştiriyorsunuz, kitabın kendi hayatınızdan bir parça olduğunu hissediyorsunuz. Kitabı bir kişisel gelişim kitabı olarak edinebilirsiniz fakat şunu unutmayın ki diğer kişisel gelişim kitaplarından oldukça farklı. Ben okurken bazı yerleri birkaç kere okumayı tercih ettim çünkü sizi bolca düşünmeye iten bir kitap. Bu da kitabın benim için felsefi bir yönünün olduğunu da kanıtlar nitelikte. İlerleyen zamanlarda kitabı tekrar okumayı planlıyorum. Kitabı hızlı bir şekilde bitirme amacına girmek bir hata olur, özümsenerek sakin bir kafayla okunmalı.

Kitabın bana kattığı bir diğer şey çok fazla sosyolog, psikolog, psikiyatrist ile de tanışmış olmak. Engin Geçtan kitapta Carl Gustav Jung, Danah Zohar, Bertrand Russell, ... gibi birçok bilim insanının fikirlerinden de faydalanmış. Yani okurken eğer henüz tanımadıysanız yeni bilim insanları ile de tanışma imkanı ediniyorsunuz. Bununla birlikte özellikle kitabın ilk kısımlarında bilimsel ifadelere bolca yer veriliyor. Bu ifadeler birçok düşünürün sözleriyle destekleniyor.

Kitapta o kadar çok altını çizdiğim yer var ki hepsini sizlerle paylaşabilmem mümkün değil. Okuyacaklar için de sihrinin bozulmasını istemiyorum. Bu yüzden sizlerle kitaptan bazı alıntıları paylaşacağım.

  • Okunarak öğrenilecek ve yaşanarak öğrenilecek şeyler var; önemli olan bu ikisinin birleşimini oluşturabilmek.
  • Başkalarından daha çok bildiğimize inanmak bir yanılgıdır, öğrendiklerimizden daha da ötesini öğrenmeye her zaman ihtiyaç vardır. Bazen farklı yaşantılara ihtiyacımız olduğu düşüncesine kapılırız, ama farklı yaşantılar diye adlandırdığımız şeyler, aslında henüz özümsenmemiş olduğumuz yaşantıların kısmi içerikleridir.
  • Anlaşılabilme umudunu tüketen insanlar, dünyayla ilişkilerini beğenilme üzerine kurma eğiliminde oluyorlar, kurtulması güç bir tuzağa düştüklerini fark etmeden. Çünkü beğenilmeyi merkez alan bir dünya, insanın kendi içinde giderek daha sıkı kilitlenmesine ve çıkışı bulunmayan bir yalnızlığa gömülmesine neden olabilir. Dolayısıyla, kendini var hissedebilmenin tek yolu da beğenilmenin sürekliliğimi sağlamaya yönelik bir hayat tarzı. Beğenilme öylesine bir iptila ki bu ihtiyaç karşılanmadığında yaşanabilecek bozgundan kaçınmak için sergilenmekte olan performansın aralıksız sürdürülmesi zorunlu hale gelir. Bunun sonucu olarak, hayatını beğenilme üzerine kuran insanların derinin de fark edilmeyecek kadar iyi maskelenmiş bir depresyon yaşanır.
  • Bir insana karşı tavır alabilirsiniz ya da kızıp aşağılayıcı sözlerle onu incitebilirsiniz, hatta fiziksel saldırıda bulunup hastanelik edebilirsiniz, ama onun varlığını yok farz ettiğinizde ona katlanılması en zor duyguyu yaşatırsınız. "Hiçlik".
  • Günümüz insanları her şeyin fiyatını biliyor, ama hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.
  • Diğer varlıklardan daha üstün ve gelişmiş olduğu sanısında olan uygarlaşmış insan, aslında bu gezegende yaşayan varlıkların en kırılganı. Kırılganlığından ötürü de yıkıcılığa eğilimli. Diğer varlıklar yalnızca hayatta kalabilmek amacıyla saldırgan davranışlarda bulunuyorlar. Uygarlaşma adına doğadan giderek uzaklaşan insan, bu kopukluğun getirdiği çaresi olmayan yalnızlığından ötürü yıkıcılıktan başka amacı olmayan saldırgan davranışlar sergileyebiliyor.





6 yorum:

  1. Blog sayfanızı son zamanlarda sık sık takip ediyorum.. kitap yorumunuzu genel hatlarıyla anlatmanız, yazardan ve okudugumuzda kitabın bize neler katabileceginden bahsetmeniz çok hoş olmuş..

    YanıtlaSil
  2. "Günümüz insanları her şeyin fiyatını biliyor, ama hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar." ifadesi gerçekten etkileyici. Tanıtım için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  3. Psikolojik kitapları seviyorum ben de, not alıyorum :))

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.